[isimsiz] - özge dirik
Akasyalar kaçarken
Akasyalar kaçarken
dünyaya kamaşmayan gözlerine...
«Kanunuesasiyim ama
veysel çişini söylemeyi öğrendi
---gece kaybetmeye ne kadar meraklı---
aynı kadınla ikinci defa evlenmek,
kötü huylu bir kist dünya
defolu gençliğinin ucuz pavyonlarında,
yalnızca hüznünde anlıyorsun yüzümü,
ölümden önceki uyak
her heykel söküleceği günü bekler
bam telimde parmak izin duruyor
işaret parmağınızdaki
on iki sandalyeli bir masayla, masanın gençliğinden konuşuyorduk.
bazen dur.
Tanrı ile en çok annem öldüğünde tanışmak istedim, ama o yine keşmekeş
Hayatıma sevimli bir parantez edasında girip, bordrolarıma tüneyen
O odada ejder yumurtaları vardır. Beyazı ve sarısı iyice karışıp
[1]
kırarsın bazen ekmeği
1. kimseler
yağmurun saklandığı yerde bırakmıştım en son
bak
ben;
ardından baktığımda
Zamansızlığımdandır güzelliğim.
Acısını bana gösteren kadın kilometrelerce yakınımdaydı dün. Kıvırcık
ruhlar incinir.
Adı ---gece değiştiricisi--- olan bir melekle anılıyor adım
gizlemeye çalıştığınız satırlarınız
G. Bilal'e
*«ki en kötüsüdür,
Zorla dersinin başına oturtulmuşçasına,
bir gün / Sedat Demirkaya