Ana içeriğe geç

ikincil ruhla pisuar buluşmaları - I - özge dirik

Tanrı ile en çok annem öldüğünde tanışmak istedim, ama o yine keşmekeş kuralları ile oynaşıyordu.

İki asansörün de çağır tuşuna birlikte bastım hep, bu anlamda aldattım kadınları. Ama ben en son gelen asansöre biniyor, yolumu ezberimle değil hayallerimle buluyordum. Aldatılacağını düşünen kadınları aldattım en çok, onlarla kalarak.

Şansımı hiç görmedim. Truva atının kıymıkları vücuduma battı da tetanostan öldüm sanki. Ya da koskoca Truva zaferinden sonra vezir olmuş bir piyon olarak dönerken sarayına, karısının sersem sevgilisi tarafından sapan ile öldürülen bir fetihçi talihsizliği yaşadı hayatım.

Okuduğum kitapların hepsi son sayfalarına kadar kutsal kitaplardı. Son sayfaları sevmedim hiç, okumadım da. Bitse de yatsam diye yazdım çok.

Ekonomik beynim çözümünü bulmadan problem üretmedi hiç. Koskoca bir ruh sağlığı hastanesine pazarlanacak beynim var. Bir gün birine sıfır ama pozitif beyin gerekirse adresimi sizden alabilirler.

İlk edebi metnim bir dua idi. Bir kıza sormuşlar duam duvak demiş. Duvağım duvardı çoğu zaman. İnsan çok görünce görümce kılıklı birine dönüşüyor. Çok fazla öngörüm yok o yüzden.

Evde tuvalet kapısının arkasına yapıştıracak kadar önemli bir haberim olmadı bugüne kadar. Kabızlık çektiğimi ne kadar haykırsam da olur olmaz yerlerde ishal aşısıydı ellerim yüreğime.

Seçeneklerden, seçimlerden çok korktum. Tek seçenekli sorular istedim hep, ama onların soru değil de zorunluluk olduğunu söylemişti bir öğrencim kulağımı çekerek. Seçim sandığına bir defa gittim, tüm ideolojimi bir zarfa sığdırmam tam bir saat aldı, diğer insanların ideolojilerini sandığa boşaltmalarını engellediğim için karakolda bitti sonu.