Ana içeriğe geç

sevilmeyen - erkan doğanay

I

Doğup eksildiğimiz yerde
Etrafımızı çevreleyen
O medar iklimde
Elimizde
Eteğimizde
Pek sevmezler bizimkileri
Soba bacalarının uzun direkleri dibinde.

II

Ardımızda kuru ayaz sözler;
Duyarız
Üç kağıtçı dediklerini
Serseri
Çırpıcı derler
Yine duyarız
Ve durmadan kamburlaşan sırtımız
Eski naçar bir gömlek eğninde
Serilir gözlerimiz
Ayaklarımızın pençesine.

Utancımızdan değil eğikliğimiz
Eğilmemiz utanılacak bir iş değil
Biz dünyadan teğet geçenlerdeniz.

III

Doğup eksildiğimiz yerde
Pek sevmezler bizimkileri
Taşa tutulur kapılarımız her gece
Kazasız belasız
Düşman edildiğimiz sipere
Eksik değilse de güneş
Anca girebiliriz gönlümüzce

Karadan bile kan akıtan kar
Bardan bardan yağar üstümüze
Yağan yağmur dilsiz
Taşan nehir sanki bizim işimiz
Oysa bu hummalı yolculukta
Sürüklenip ufalanan da biziz

IV

Doğup eksildiğimiz iklimde
Pek sevmezler bizimkileri
Yamaçlarından geçtiğimiz evlerin
Camda vurulmasın diye sureti
Toprağa gömeriz gölgemizi
Yine de yetişemez boyumuz
Kendi gerdeğinden sürülüp
İffeti mahfuzmuş gibi
Nadasa bırakılmıştır erkekliğimiz.

V

Onlar;
Siyah -- beyaz
Ve sarı renkleriyle
Prangaya vurmuşlardır derimizi
Gören serenini çevirsin diyedir niyetleri
Kızıp
Kızamadığımızdan değil
Sırf bu yüzden
Sevmeyi ertelemiştir yüreğimiz
Nefretse;
Sırt çevirmişiz yüzüne
Körlüğümüz duygusuzluğumuzdan değil
Açız her ikisine de...

heykel