kimin için eleştiri? - kemal gündüzalp
Radikal Kitap‹ın 74. sayısının kapağı, onca güzel yiyeceğe karşın bana
itici gelmişti.1Sevemedim öyle bir kapağı. Aynı
sayıda Celâl Üster‹in yazısını süsleyen fotoğrafsa son derece dikkat
çekiciydi... 2 İlginç olan şudur: Son dönemlerde
kitapları çıkmış yazarların (Murathan Mungan, Elif Şafak, Perihan
Mağden ve Orhan Pamuk) arasında nedense bir tek Yaşar Kemal‹in
«resmi» eksikti. Belki de öylesi daha güzeldi. Yaşar Kemal'in gündeme
getirilen anlamda orada bulunmaması daha doğruydu. Neyse, yazıya
dönelim.
Celâl Üster «eleştiri» yazıyor mu bilmiyorum, gözden kaçırmış
olabilirim, ben onu güzel çevirilerinden tanımıştım ilkin. Yalnız
yıllardır «eleştiri yok» diyenlerin, yazar ve ozanların, «artık
eleştiriye gereksinim» duymayacakları, hatta yapılabilecek olası
eleştirileri önemsemedikleri bir noktada oldukları da biliniyor. Hoş,
eleştiri onların gül hatırı için yapılmaz! Bir de şuna bakmak gerekir:
Eleştirinin olmadığını kimler söylüyor? Genellikle «popüler yazarlar»,
çünkü onların eleştiriden bekledikleri de «ay, ne harika romandı» gibi
saçma sapan bir söylemdir! Tam da Aktüel Dergisi‹nin yaptığı gibi!..
Haksızlık mı, evet, ama her konuda insaflı olmak gerekmiyor mu?
Beyoğlu-Cihangir hattında duyulan şudur: Fethi Naci çekildi,
Semih Gümüş de yazmıyor. Feridun Andaç da onların istediği gibi
yazmıyor... Başka da kimse var mı? Görmek isteyenlere var elbette!
Fethi Naci ömrünü adadı eleştiriye, «son konuşması»nı okuyanlar, bu
tür yazarlara nasıl baktığını gösteriyor yeterince. 3
Semih Gümüş de üstüne düşeni yapıyor görüldüğü kadarıyla, daha ne
olsun? Dileyenler örneğin Semih Gümüş‹ün Adam Sanat‹taki
«eleştiri» yazılarına da bakabilirler. Gerek Yaşar Kemal, gerekse
Latife Tekin‹in kitaplarına ilişkin eleştirileri doyurucuydu.
4
Celâl Üster‹in yazısının kıyısında fotoğrafları bulunan hangi yazar
ciddi bir «edebi» eleştiriye hazırdır ve emek verilerek yapılacak
eleştiriyi dikkate alır? Eleştiri yazardan çok okur için yapılır.
İsteyen yazar da bundan yararlanır, ama bence daha çok okur için
yapılır, yapılmalıdır. Ayrıca Elif Şafak ve Orhan Pamuk‹la
ilgili olarak daha çok olmak üzere, Murathan Mungan‹la Perihan
Mağden‹in kitapları için de yazılar çıktı, çıkıyor dergilerde. Bunlar
eleştiri midir? «Eleştirel«dir, ama klasik anlamda eleştiri-inceleme
yazıları denemez. Hem neden, hemen ve bu yazarlar için eleştiri
bekleniyor? Eleştiri için en azından bu romanların okunması,
incelenmesi, üzerinde düşünülmesi gerekmez mi? Ayaküstü «eleştiri»yse,
zaten her yerde yapılan da odur. Tahir Abacı‹nın demesiyle en önce
bu bağlamda «eleştiri soysuzlaştı, yozlaştı» demek çok da yanlış
olmayacaktır. 5
İşin ilginçliği, eleştiri bekledikleri söylenen bu artık «popüler» olmuş
yazarların, «edebiyat dışı nitelikleriyle okurun karşısına
çıkarılması» belki de ciddi anlamda bir eleştiriye tabi tutulmalarını
engelleyen en önemli etkendir. Kuşkusuz bu yazarlar konuşma, söyleşi ve
«röportajlar»ında tam da imlendiği gibi, «kişisel özellikleriyle»
okura sunuldular, neredeyse yazınsal söylem dışında ve elbette
magazinsel biçimde, boydan bol fotoğraflı... Nerede? En çok da
gazetelerin haftasonu eklerinde, kitap eklerinde. Yani neredeyse ha
Tarkan, ha A, B, C ve D adlı yazarlar!.. Bu yazarların, bu
yönleriyle sunulmalarının onlara verdiği zararın bilincinde olup
olmadıkları da sorgulanabilir. Bakalım itirazları olacak mı?
Ayrıca, eğer «okuyucunun edebiyat yapıtlarına yönelmesinde, gerçek
edebiyat eleştirisi«nin rolü bir «hiç» ise, bu çok acıklı olmalıdır;
insanların, edebiyatın gerçek emekçileri, hatta hamalları olan
eleştirmenlerin, oysa yolgösterici ve öğretmen olmaları gerekmez miydi,
böyle bir çabaya, öteki anlamıyla angaryaya girmelerine ne gerek var?
Onlar da herkes gibi oturur kendi beğenilerine uygun romanlar okurlar,
kılı kırk yararcasına irdelemek zorunda kalmazlar ipe sapa gelmez
romanları. Demek ki, pek de yazıldığı gibi değildir. Eleştirinin
bilincinde olmayan, seçici olmayan okur da vardır kuşkusuz. Bunlar da
herkes gibi okuyucudur, ancak gerçek yazın okuru, etkin okur
değildirler. Yanlış sonuç çıkarılmasın, asıl erek bu insanların da
bilinçli biçimde yazına, yazınsal kitap okurluğuna kazandırılmasıdır.
Derinlikli yazın, derinlikli incelemeleri gerektireceği gibi doğal
olarak gereksinir de. Ancak, hafif, sığ, piyasa işi, modaysa ben de
kullanayım, «light» bir «popüler» yazın da bu düzeyde yine «popüler
tanıtımlar«la yetinmek zorundadır. İzleyenler olmuştur, söz konusu
yazarlarla ilgili birçok da yazı, çeşitli dergilerde yayımlandı. Hem de
ciddi anlamda. Ancak alışıldık biçimiyle, akademizme varacak ölçütlerde
bir eleştiri olduğu söylenemez bu yazıların. Bu yazıların büyük bir
bölümü olumsuzlamaydı, önyargılar dışında eleştirinin mutlak olumlama
önermesi gerektiği de söylenemez, ama nesnel olma -hatta bilimsel olma
demeli buna- zorunluluğu vurgulanmalıdır.
Bir garip nokta da şu: Kim yazdı anımsamıyorum, belki de Feridun
Andaç‹tan okumuşumdur, ama Yaşar Kemal‹in «Bir Ada Hikâyesi»
dörtlemesi ya da ırmak romanının birincisi Fırat Suyu Kan Akıyor
Baksana üzerine tek yazının yazılmış olması dikkat çekici değil midir?
Elif Şafak ve Orhan Pamuk‹un daha çok «eleştiri» aldıkları,
üstelik bunların hepsinin olumsuzlama içermediği de biliniyor, ancak
Murathan Mungan ve Perihan Mağden‹le ilgili olarak daha az yazı
çıktığı söylenebilir. Necmiye Alpay‹ın saklayamadığım yazısı galiba
yine Radikal Kitap‹ta yayımlanmıştı. Perihan Mağden‹in romanını
bayağı da «olumlayan» bir yazıydı bu! Murathan Mungan‹ın romanı için
de A. Ömer Türkeş‹in ciddi sayılabilecek bir yazısını Virgül
Dergisi‹nde okudum. 6
Popüler, bol tanıtımlı, pompacı, moda yapıtlara karşı hep önyargılı ve
soğuk dururum. Bundan daha doğal bir tutum da olamaz bana kalırsa. Bu
yüzden de bu tür yapıtları hep geç okurum. Bu kez zamanım da uygun
olduğu için ilk kez erkenden okudum Murathan Mungan ve Perihan
Mağden‹in kitabını. İkisiyle ilgili olarak yazmayı hâlâ da
düşünüyorum. Yazmak istiyorum en azından. Bu durumda Celâl Üster‹e
sorulması gereken şudur: Bu «eleştiri» yazıları nerede yayımlanıyor,
yayımlanabilir? Bu yazarları «peşinen», nerdeyse önsel (apriori)
olarak destekleyen bir dergi yayımlar mı salt olumlama/olumsuzlama
ölçütleri dışındaki bir yazıyı? Celâl Üster bu sorunun yanıtını vermiş
midir kendisine?
Bir not da şu: «Eleştiri neden yok?» diyenler için, Celâl Üster‹in
yazdığı dergide Sevengül Sönmez‹in ilginç yazısı bir yanıt gibiydi.
7Hasan Bülent Kahraman‹ın bir eleştiri kitabından
söz ediyordu bu yazı. Eğer Celâl Üster‹in dediği gibi gerçekten
yazarlar da eleştiriye gereksinim duyuyorlarsa, iyi eleştirilerde
buluşmak gerekiyor.
Bu «küçücük» bir dokundurma yazısıydı! Eleştiriyse bambaşka bir şey.
Yayımlanacak yer olduktan sonra neden eleştiri yazılmasın? Çünkü
eleştiri öncelikle okur için yazılsa da bazı yazarların da ciddi anlamda
eleştiriye gereksinimleri olduğu görülüyor. Kuşkusuz bilimsel/nesnel
eleştiriyi «iplemek» isterlerse!
Aydın, 25 Ağustos 2002
Footnotes
-
Radikal Kitap, sayı: 74, 16 Ağustos 2002\ ↩
-
Celâl Üster, «Eleştirisiz Edebiyat...», Radikal Kitap, sayı: 74, 16 Ağustos 2002\ ↩
-
İhsan Yılmaz, Söyleşi, «Fethi Naci: Benim Kişiliğim Marksizm'le Tamamlanıyor», Hürriyet Gösteri, sayı: 239, Temmuz 2002
Bu söyleşiden konuyla ilgili olabileceği için birkaç cümle seçiyorum: «Bir kız çıkıyor, hayatında ilk defa roman yazıyor ve Radikal gazetesinde yazdığı için kitabının çıktığı gün üç sayfa reklam yapılıyor.» İkincisi de şu: «İçlerinde belki iyi şeyler yazanlar da vardır. Hani o topuklu, iskarpinli roman falan var ya... Ama benim onları okumama imkân yok. Tiksiniyorum çünkü. Belki duygusal davranıyorum ama ben onu okumam.»\ ↩ -
Bkz. Semih Gümüş, «Edebiyatın Topluma Dönük Yüzü ve Yaşar Kemal», ve «Romanı Yücelten Bir Roman Ormanda Ölüm Yokmuş», Adam Sanat Dergisi, sayı: 198 ile 199, Temmuz ve Ağustos 2002\ ↩
-
Tahir Abacı, «Edebiyat Parçalanıyor mu?», Milliyet Sanat Dergisi, sayı: 521, Ağustos 2002\ ↩
-
A. Ömer Türkeş, «Benzeşmeler», Virgül Dergisi, sayı: 53, Temmuz-Ağustos 2002\ ↩
-
Sevengül Sönmez, « ‹Eleştiri Neden Yok› Diyenler İçin», Radikal Kitap, sayı: 74, 16 Ağustos 2002 ↩