suna'ya dörtlükler - osman serhat erkekli
I
Zaten olup olacağı belli: Her aşktan –Kütür kütür olsa da her erikten– Bir kuru çekirdek kalır
II
Külü ezsem de Gülü ezemem bilmelisin Erik öpülür ancak Ve olsa olsa ısırılır
III
Bir zamanlar alevlenmiş Bir gül cesedi kalsın istemem bu aşktan Anı, anılar Bir kül kadar temiz olmalı
IV
Sen mektubundan çıkan yaprak kadar narin –Benim dudaklarım kadar hırçın– Çiçek tozları kadar uçucu Bir ağaç gibi dayanıklısın
V
Kendi ateşimi Sinop’ta yanar buldum Oynuyordu çevresinde rakkaseler Ben kendimi Uzaktan seyreder buldum
VI
Bir rüyayı iki kişi birden görebilir Bu aşktır Suna Bir uykusuzluğu iki kişi birden yaşayabilir Bu ölümsüzlüktür Suna
VII
Ben kendi bahçemdeyim, odamda Senin ya da ikimizin bahçesinde Değil! Ama sen yıldızlarımsın ağaçlarımsın benim
VIII
Geceleri Güneş nereye gider? Sen Nereye Gidiyorsun?
IX
Sevgili Suna Sen yalan söylesen de Gönderdiğin papatyalar Söyleyemez
X
“Kül” yasak bana “ölüm” yasak Seninle Ateş, aşk ateşi Ve ölümsüzlük biraz
XII
Ada diyor ki: Sevgilinin dalgaları Ellerimde uyusun Ellerimde uyansın Konuşmayı bilmesem de
XIII
Sen bağrında Serin bir göl bırakmasan Bu ateş serçeler Nerde dindireceklerdi susuzluklarını
XIV
Evin içinde uçsam Kapılara duvarlara çarparım… Ama sen yüreğime, ruhuma Bir pencere oldun
XV
Üç üzüm Tanrının sunağına Suna sen bir bağsın çünkü Tek bir tanesi benim Ama gerisi bütün insanların
XVI
Buranın serçeleri Daha büyük geldi bana Çünkü Sen ufacıktın (Bodrum)
XVII
Yüreğimiz yarılmış Birbirimizin yüreğinde Ey falcı bizim falımıza Tanrının fincanında bak
(Bodrum)