mümkün olabildiğince romantik bir aşk şiiri - serkan ışın
oradan geliyordum
kumpaslarla teyellenmişti yol başları
mengenelerle falan kesiliyordu kavşak
ara sıra güneş çokça ay
kimi zaman zifiri dört bucak
--kaçmam kurtulmam için hepsi--
apartman odalarında ve annemin
pek sevdiği tuhaf basamaklarla
boğuşuyordum ellerim dudaklarım
bacak aram böbreklerim alçıyla sıvalı
elbette virajlar paslanmıştı
elbette heyelan mıntıkasına girmek
yasaktı
ve elbette
durup dinlenmek...
ben sadece köşelere yazgılı bir piyade
/cam kenarlarına/
boynum
pencere hizasının az altında
kafam bir kurşuna mutlak sevdalı
parmaklarımda tuhaf tüfeğim
celladım için tetikte beklemekteyim
son model bir araba sesi sonra
bir motor kimi zaman bazı tekneler
kulak kesildim kente
sesin hakkında ince teoremlere sahibim
yüzün birkaç eskizde bulunabilir
şimdi açsam resimli aşklar atlasını
yorganlar arasında bir Venüs
fırçalarımın acemice tosladığı
ve bu tuhaf fiil...
daha da uzatmak için kesiyoruz enlemleri
birbirine bağlamak için
sırt sırta verip uzaklaşsak da
macellan bir anda yüz yüze kalacağız
köşeler kavşaklar kumpaslar peşimiz sıra
vuslatımızın ipinde baş aşağı
güneşin önünde bıraktım gövdeni
karnını tavaf ediyordu dudağım
öptükçe büyüyordu
büyüdükçe kararıyordu
an geldi atmosfere vurdu başın
an geldi güneş minicik
gölgende gecelerce kaldım
gece; tenin kokun sıcaklığın
taptığım güneş
gece; gölgenin coğrafyası
tırnaklarımla paftaladığım
gece; saçlarından ördüğüm kafes
sonra kumpaslar
sonra mengene
ve yıllarca ayıramadım
aydınlık mıydı saç tellerin arasında girişim yapan
bu zifiri topraktaki parlak çizgiler
yoksa yüzün müydü
yıldızlar umurumda değil
yoktu yön duygum
hem bütün yönler de sendin
bu yüzden kaçmak geçmiyordu aklımdan
aklım kımıltısız\
anladım ki
bazı özlü sözlerde
ve o pek sevdiğin kitapların
en cıvık yerlerinde
baş ya da yan
karakterin ağzından çıkan
«cehennem»
benim ağzımda dolanıyordu
olay örgüsü tamamen saçlarındandı
gece sadece bir metafordu
kafiyesiz adının yerine kullandığım
gece sadece bir anafordu
kirlerinin tepesinden sallandırdığım
yüzyıllarca dönendi durdu kirli gövdende
ve anladım ki; tek bir yarık
kalıyordu bembeyaz ancak
pembe kavruk kenarlarından
içeri değil dışarı kaçacağım
oradan geliyordum
aydınlığa açılan
kumpaslarla teyellenmiş
kadınlığından
5.11.2002