köylü fahişe - cesare pavesev(çev: ümit şener ta)
Ahırın ilk güneşi yakalaması gibi
Yakalıyor yüksek duvar güneşin yoklayan parmaklarını
Oda yavaşça uyanan bedenin dışında boş, dağınık.
Beceriksiz kokularıyla dolu ergenliğin.
Beden çarşaflara dolanmasına rağmen önceki beden
Keşfinde ilk insafsız terk edilişin.
Şimdi uyanıyor yalnız, terk edilmiş, çağırmak için sabahı
en güzel zamanında. Odanın ağır gölgesine girmek başka bir uyanış,
başka bir bırakılış:
Çocukluğundaki ahır, güneş ışığının ılık esrikliği
Eşiğinde kayıtsız kapısının.
Ahırın ve terin kokusu her zaman saçında ve hayvanların burunları
saçını koklayan. Gizlice zevkini çıkarttı bedeni, güneşin tatlı
ışığının
yumuşakça dokunan.
Şimdi bırakılmış, boş yatakta zayıf ve ağrılı bacakları.
Kısa bodur bacaklar.
Genç bir kızın bacakları.
Garip bir genç kız, sevdi samanın tütünle karışık kokusunu, titremeyi
Erkeğin kaçamak dokunuşlarında. Sevdi oyunlar oynamayı
Sevdi bazen samanda oynamayı erkeğin yanında uzanarak.
Ama adam koklamıyordu onun saçlarını.
Yokluyordu samanlığı, zorluyordu bacaklarını ayırmaya.
Sıkıyordu aynı babası gibi. Ama o durmadı.
Koku çiçeklerdendi. Taşlara vuran çiçekler.
Şimdi yavaşça uykudan uyanması gibi dönüyor geçmiş
Çiçeklerin etkileyici kokusu,
Ahırın ve güneşin. Anı keskin ve acıtıcı,
Sevgi dokunuşları gibi. Hiçbir erkek öyle dokunamaz.
Hiçbir erkek göremez orada uzanan bedenin ötesindekini
Özlemini ve acısını o beceriksiz ergenlik yıllarının