Ana içeriğe geç

hivda - m.met altun

Ustasız atölye gibidir gözlerin Hivda, gözlerin
Bir sis, örtülür perde gibi
Denizle senin arandadır her şey, ölümle ışık gibi

Çalınmaktan aşınmış kapılar, açılmaz kutular gibi
Misk amberle dost değil, üstelik tüm kokular bahçeye düşman gibi
San dal desem fidanı kim anlar
Sözün aynası olsaydı gözlerin, üstümü yıldızlar örterdi
İki kişilik solumuşuz üstelik aynı toprağı severek
Cil gibi güneşe sevdalı saçların Hivda, saçların
Kuş tüyü, uyunur ölünmüş gibi
Rüzgârla senin arandadır her şey, suyla çöl gibi

Gidilmez, meyvesiz bağlar hayat ışımaz çünkü
Sen, oyunlar diyorsun ıslıktan sonra başlar; elmayla bıçak gibi
Kim yenilir, üstelik olmasa hakemler; nehirler mi göller mi
İp asmakla büyüseydi söğütler, çöllerde yalnız kalır mıydı çınarlar
Mendilin günahı ne tenin kokusu düşmüşse havaya
Güneşe söyle senden vazgeçsin artık
Yağmurun derdi kurumaktır, üstelik aynı kederle büyüyerek
Ozansız türkü gibidir yüreğin Hivda, yüreğin
Bir volkan, yanılır ocak gibi
Ateşle senin arandadır her şey, elmasla kömür gibi

Madenciler yorgun olur, üstelik siyah öksürürler boyuna
Ayrı dağlar büyürler, uyumak ölmekse bile
Her gözün parlama nedeni var, dışarıda mavi gök çünkü
Ağlara akan bir dolu deniz, ılık şehirler gibi
Her sözün ağlama nedeni var çünkü
Direksiz bina gibidir bedenin Hivda, bedenin
Kokusuz arsen, içilir zemzem gibi
Ölümle senin arandandır her şey, düğünle matem gibi

Akşamlar geçilir, üstelik aşklara uğramadan
Kıyısın, denizden kopar üstelik dalgaya dokunmadan
Şiir retoriktir diyorsun, elma soyulmaz çünkü
Düşü koruyan tendir, çileği koklamak gibi
Narın derdi bağbanla, üstelik kırmızıyla ak gibi
Lekeyi sevemezsin, ki tadın da bal gibi
Dalsız kiraz gibidir yüzün Hivda, yüzün
Bir ay doğulur hilâl gibi
Gökle senin arandadır her şey, kanatla sapan gibi