foucault - eylem arıoğlu
Foucault düzenli bir biçimde
kuralları yeniden formüle eder ve sonra da yıkar. Onun derdi normal bir
«entellektüel» söylem üretmek değildir. Onun asıl amacı retorikten çok
faaliyettir.
Foucault için Nietzsche önemlidir. O çağdaş felsefenin yeniden düşünmeye
başlayabileceği eşiği işaret eder ve bu felsefe uzun bir süre onun hükmü
altında olacaktır. Foucault radikal bir eylemcidir. Sokrates öncesi
zamanın karanlık sisleri içinde gizli kalan ideal bir geçmişe döner
yüzünü. Buradan yola çıkarak bir gelecek mitosunu arar Nietzsche gibi.
İdeal bir geçmişle ideal bir geleceğin ortak yanı bugünkü düzene duyulan
muazzam bir düşmanlıktır.
Foucault 1950'lerin başlarında arkadaşlarının felsefecilerden çok
ressamlar,yazarlar ve müzisyenler olduğunu söylüyor. Çünkü edebi ve
sanatsal avangard Foucault'ın yapıtı üzerinde derin bir etki yapmıştır.
Bu bağlamda ilk akla gelen kişi aktör, dramaturg ve şair Antonin
Artaud'dur. Kendisi de uzun dönem akıl hastanelerine kapatılmış Artaud,
deha ile delilik arasındaki yakınlık üzerinde durmuş ve kendini delirmiş
dehaların arasına koymuştur. Deli, yıkıcı bir bilgenin taşıyıcısı olduğu
gibi, toplumun kurbanıdır da; toplumun onun üzerinde uyguladığı baskıdan
kaçmayı başaramayan biridir. Deliler, eşcinseller ve suçlular sırf
varlıklarıyla bile mevcut toplumsal düzeni yıkma eğilimindedir...
Foucault'a gore bütün «küresel, totaliter teoriler»e şüpheyle
bakılmalıdır. Çünkü, bu tür teorilerin mücadeleler üzerinde ketleyici
bir etkisi vardır. «Deliliğin Tarihi»nden itibaren yapıtlarının bütün
mantığı radikal bir eylemciliği işaret eder. Foucault bütün bilgi
iddialarının onmaz ve şaşmaz bir biçimde iktidarla bağlantılı olduğunu
düşünür. «Nesnel» bilgi diye bir şey yoktur. Olan sadece iktidardır.
Bütün bilgi iddiaları kendi içinde aslında bir iktidardır. Teori pratiği
ifade etmez, tercüme etmez, ya da onu uygulamaya hizmet etmez: «Teori,
pratiktir.» Marx'ta olduğu gibi önce dünyayı yorumlama ve daha sonra onu
değiştirme diye bir şey yoktur. O bu aralığı reddeder ve teori pratiktir
der..
Ayrıca Foucault bir ütopyacı da değildir. O bir kurtuluştan hiçbir yerde
söz etmez. «İhlale Önsöz» adlı yazısında Bataille'ı anarak tek amacı
mevcut düzene karşı çıkmak olan bir «olumlu olmayan olumlama
felsefesi»nden bahseder: «(...) Karşı çıkmak,varlığın sınırına kavuştuğu
ve sınırın varlığı tanımladığı içi boş çekirdeğe ulaşana kadar
gitmektir.» Düşünce kurtarmadan ve köleleştirmeden yapamaz. Tam da bu
noktada insan karşı çıkmakta yerden göğe kadar haklıdır.